Tokat Gezi-işi


Tüm dünya nefesini tutmuş ABD seçim sonucunu beklediği sırada ben AŞTİ'nin yolunu tutmuş 130 nolu peronu aramaktaydım...
Madem giden peronlar arasında 130 nolu peron yok 30 nolu perona gidelim bakalım dememe kalmadan bir de kimi göreyim beğenirsiniz?
Seçim çalışmaları nedeniyle ABD'de olduğunu zannettiğim Mapi karşımda :) Üstünde benim adım da geçen seçim kampanyasında kullandığı t-shirt!
Hemen sarmaş dolaş olduk tabi, şaşkınlığımız burada da bitmemişti.130 nolu peronun gelen otobüs katında olduğunu öğrenip otobüsümüzün yoluna koyulduğumuzda koltuk numaramın Mapi'nin tam yanı hem de -her nasılsa- kendi biletimin bile Mapi'de olduğunu öğrenmem gecenin bu geç vakitlerinde şaşkınlık verici bir mutluluk anı oldu benim için.
Böyle şaşkın şekilde yola koyulduk bakalım hem Mapi'nin davası hem de bizim ilk "gezi-iş"imiz olan Tokat gezimizden mutlu mesut ayrılırız inşallah demeye kalmadan (aradaki ayrıntıları atlamak adına) sızıp kaldık (diyerek bu satırları geçiştiriyorum).
Gözümüzü açtığımızda sabahın kör ve sisli vaktinde kendimizi Tokat Şehir Terminali'nde bulduk.
Sabırsızlıkla beklediğim ve Mapi'nin bolca övdüğü tam ekmek karışık tostun yapıldığı terminal kantinine varır varmaz herkesin televizyonu pür dikkat izlediğini fark ettik. Meğer Mapi'nin ve dolaylı olarak Obama'nın seçim zaferi kesinleşmiş. Biz de bu sevinçle içinde salam mı sucuk mu belli olmayan birşey içeren tostu mideye indirir indirmez "gezi-iş"imizin ilk durağı olan Hıdırlık Köprüsü'nün yolunu tuttuk.

Hıdırlık Köprüsü


"Bu Havası hoş şehrin dört tarafında,bahçe ve bostanlar içinde sular akar.Bu bahçelerde bülbüllerin ötüşü, insan ruhuna sefa verir.Meyveleri lezzetli ve latif olup,her tarafa hediye olarak gönderilir.Her bağında bir köşk,havuz,fiskiye ve çeşitli meyveler bulunur."
Evliya Çelebi bu satırları yazdığı zamanlarda muhtemelen gerçekten "Yeşil"ırmak üzerinde kurulu olan, Taş Köprü de denilen bu köprü 1250 yılında yapılmış, 5 kemerli, 151 metre uzunluğunda ve 7 metre eninde olması gibi ansiklopedik bilgilerin dışında ilginç bir kitabeye sahip. Moğolların istilasıyla sarsılmış Selçukluların şehzadeler arasındaki kavganın en üst derecede olduğu zamanlarda yapılmış olan bu köprüdeki kitabe Selçuklu Sultan II. G.Keyhüsrev' in oğullarının adlarını taşımakta, "H.648 yılının sefer ayının 5nci günü köprünün temeli atıldı" kitabede yazılmakta...




























Mapi ile Tokat "gezi-iş"mizin ilk bölümüne Hıdırlık Köprüsü'ndeki bu ilginç kitabeyle başladık ve o günlerin bürokrasisine daldık ama 750 yıl sonrasına geldik ve adliyedeki görevimizi de başarıyla yerine getirdik.


Saat Kulesi

Önceden hazırladığım Google Map'imde olmamasına rağmen Mapi'min saat kulesi de varmış bakalım neredeymiş demesiyle GOP bulvarından paraleline sapınca tüm görkemiyle karşımızdaydı. Sultan II. Abdülhamit’in tahta çıkışının 25. yıldönümünde Mutasarrıf Bekir Paşa ile Belediye Başkanı Enver Bey’in çabaları ile 1902 yılında yaptırılmış. Tesadüf bu ya altında da saatçi olması gayet güzel olmuş...





Uzunluğu 33 metre...




Her ne kadar 1939 ve 1943 yıllarında büyük depremlerden çok etkilenmiş olsa da Tokat şehri yoğun ve çeşitli bir tarihi doku içeriyor. Aslında bu şu kadrajlardan da tahmin edilebilir...





Bey Sokağı

Merakla beklediğim Bey Sokağı tahminimden çok daha güzel ama tahminimden çok daha tenha. Issızlığıyla Kayaköy' ün, evlerinin ve yollarının güzelliğiyle Ankara Kalesi' nin toplamı Bey Sokağı...























Allah'tan sokağın girişinde Mevlana Hamamı ve yanında da ufak bir antikacı var da günün bu saatinde konuşacak Dursun Amca ve torunuyla karşılaşıyoruz.







Dursun Amca gerçekten çok sıcak ve bir o kadar da sigarasıyla dost bir amca...



"Durmak yok yola devam diyerek" yolumuza Latifoğlu Konağı' yla devam ediyoruz. Ancak karşımızda restorasyonlar silsilesiyle karşılaştık desem hiç de abartmış olmam. Yazmacılar Hanı' nın şu an kapalı ve atıl durumda olduğunu biliyordum ama Latifoğlu Konağı, Bedesten, Yağıbasan Medresesi restorasyon çalışması nedeniyle kapalı, biz üzülmeye vakit bulamadan yüreğimizin sesini dinliyor ve Tokat Kebabı' na doğru yol alıyoruz...



Yazmacılarhan Hatırası...



Tokat Kebabı

"Nerede Tokat Kebabı yersek memnun kalırız?" şeklinde kime sorsam 10 Tokatlının 9' u cümlesine "mevsimi değil ama" ile başlayınca (o 1 kişi de vejeteryan olsa gerek) kuşku kaplamıştı içimi. Allah Allah ne mevsimi, altı üstü kebap işte diye düşünsem de sebebinin sebzelerin tazeliği olduğunu öğreniyorum biraz geç de olsa. Servis ve ilgi gayet iyiyken, kebabı fazla "normal" buldum. Artık ben de nerede Tokat Kebabı yenir sorusunun yanıtına rahatlıkla "mevsimi değil ama" ile başlayabilirim...



Ballıca Mağarası

Madem gezelecek çoğu yer restorasyonda ve gezmeyi planladığımız bir Kale ve Müze kaldı, biz de şehrin dışında olduğuna bakmaksızın Ballıca Mağarası' nı görmeye Mapi ile karar verdik. İlk önce Pazar İlçesi' ne oradan da Ballıca Mağarası... Yolumuz toplam 33 kilometre...



Takriben yukarıdaki fotografı çekerken :)



Ziyarete açık 8 salonuyla, 680 metre uzunluğunda ve 95 metre yüksekliğindeki Ballıca Mağarası insanı heyecanlandırdığı kadar da gerçekten korkutuyor. Haksız mıyım?











































































Sonunda çıkışı bulduk! Daha önce birçok mağara gezdim ama ilk defa bir mağaradan çıktığımda yorulduğumu hissettim. Ankara' dan Ballıca Mağarası' na kadarki 432 kilometrenin her milimetresine değer dersem mutlaka gidin dememe bilmem gerek var mı?



Tokat Müzesi

Ballıca Mağarası' ndan Pazar' a geçip kahvede güzelim çaylarımızı yudumlarken Anıl ile sözleşip Tokat'a geri dönüyoruz. Artık Tokat Kalesi' nden vazgeçip Tokat Müzesi' ni üçümüz beraber geziyoruz. Müze binası ilgi çekici; 1275' te Selçuklu veziri Münüddin Süleyman Pervane tarafından Darüşşifa olarak yaptırılmış.



Gök mavisi çinileri nedeniyle diğer adı da "Gök Medrese". Çiniler gökden yere indirilmiş bile olsa (dikkat ederseniz sağ ve sol taraf arasındaki fark) yine de çok güzel bir iç bahçeye sahip. Keşke şimdiki Tıp fakülteleri/merkezleri böyle iç açıcı olsa dedirtiyor insan...



İlgi çekici değince bir de "Hangi gazeteden geliyorsunuz?" sorusunu sorabilme başarısını gösteren görevli insanı da unutmamalı. "Freelance" diye yanıt verseydim "Yabancı bir gazete demek size Yassssak değil buyrun" derdi herhalde. :)







Uğur Böceği Mantı ve Börek Evi' nde Mutlu Son

Mapi ile ilk gezi-işimiz hem çoktandır görmediğim arkadaşım Anıl ile hasret gidererek hem de çok güzel bir mantı ziyafeti ile mutlulukla son buluyor.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ankara' nın Gizemi: Sof

Eski Mardin Sokakları'ndan Mardin Çevre Güzelliklerine

Geleneksel Alternatif ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamalarına Hekim Yaklaşımı Sempozyumu